Kerem Bürsin: Arkadaşlarımı ısırmak garip bir duygu, kendini kaptırıyorsun
Türkiye’nin ilk vampir dizisi olan “Yaşamayanlar”da başrol oynayan Kerem Bürsin, ısırma rolleri için “En garip şey oydu. Kendini kaptırıyorsun” yorumu yaptı. “Isırmak hoşunuza gitti mi bir vampir olarak?” sorusu yöneltilen Bürsin, “Sonuçta mantıklı geliyor. Vampirin beslenmesi ısırmakla mümkünse, bunu yapmak zorundasın. Ama insan olarak çok garipti. Kayda gireceksin, birini ısıracaksın” diye konuştu.
Bürsin’in Milliyet’ten Buket Aydın’a verdiği röportajın bir kısmı şöyle:
Vampir olmak hoşunuza gitti mi?
Ben olaya aşık oldum, bambaşka bir şey bence. Zaten hayatım boyunca büyük bir vampir fanıydım. Vampirlerin konu olduğu dizi ve filmlerde yaratılan o dünyayı zaten seviyordum. Öyle bir dünyanın parçası olabilmek beni çok heyecanlandırdı. Bir ara vampir efsanelerinin nasıl başladığına odaklanmıştım. Ne oldu da adamlar böyle mitler yaratmaya başladı diye çok düşündüm.
“Yaşamayanlar”daki rolünüzle bu merakınız da biraz gitmiştir belki?
500 yaşındaki bir vampiri canlandırıyorum dizide. Ve İstanbul’da yaşıyor düşünsene. Bana rolümü hayal edebilmek anlamında şehir çok yardım etti. 800 senelik bir minareyi görüyorsun ve 800 sene önce o minare buradaydı, hala da burada. Sonuçta Dmitry uzun bir süre İstanbul’da yaşamış bir vampir.
Yurt dışında yayınlanacak mı?
Şu andan net bir şey söylemek doğru olmaz ama yurt dışı görüşmelerimiz devam ediyor.
Bu projenin yapım kısmı da size ait, vampir hikâyelerine bu kadar meraklı olmanız mı etkili oldu? Niye bu kadar yatırım yaptınız?
Yüzde 100 merak da var ama eğer yapım tarafı olarak “Yaşamayanlar” projesine el atmasaydık, bu dizi daha küçük ölçekli bir proje olacaktı. O zaman da hakkıyla yapılamayacaktı. Elimizi taşın altına koymak, bu riski almak istedik. Ran Film ve İstanbul ’74 ile bu maceraya çıkmak istedik. Şirket olarak bu projeye inandık ve bunun bir parçası olmak da bizim için önemliydi.
Çekimler esnasında oyuncu arkadaşlarınızla birbirinizi ısırmak nasıl bir duyguydu?
En garip şey oydu. Kendini kaptırıyorsun, ağzında bayağı sivri dişler var ki, onları da özel yaptırdık, dokusu cidden diş gibi. Garip bir duygu…
Isırmak hoşunuza gitti mi bir vampir olarak?
Sonuçta mantıklı geliyor. Vampirin beslenmesi ısırmakla mümkünse, bunu yapmak zorundasın. Ama insan olarak çok garipti. Kayda gireceksin, birini ısıracaksın.
“Yaşamayanlar”ın özellikle oyuncu seçimleri mükemmel olmuş.
Bir oyuncu ve insan olarak cidden böyle harika insanlarla bir arada çalışmak inanılmaz bir şeydi ama sırf oyuncular değil. Bizden ziyade çekim kalitesi, görsel dünya ve ekip de çok önemli. Beni en çok heyecanlandıran da ekip oldu. Bir kere şunu kolaylıkla söyleyebiliriz; illa isim bir oyuncu rol aldı diye bir dizi tutmaz. Hikâye de, karakterler de, efektler ve çekimler de çok önemli. Cast olarak yansıttığımız şey şu olabilir: Çok içine girdik olayın ve karakterlerimizi çok sahiplendik. Çok güzel bir kimyamız oldu. İzleyiciye geçen de o enerjinin yansıması olabilir.
Peki, sizin içinize sindi mi?
Şu beni çok heyecanlandırıyor: Türkiye’den acayip yetenekli insanlar çıkabiliyor ve acayip şeyler yapabiliyor. Görsel anlamda uluslararası kalitede bir yapım ortaya çıkarabiliyoruz. O kaliteyi de bu dizide bence gösteriyoruz. Sonuçta üç yapım şirketi için bir ilk dizi tecrübesiydi. Benim içime sindi, bir ilk olarak ne olursa olsun bende çok özel bir yeri var.
Türkiye’de bu tarz yapımlara hep bir ön yargıyla yaklaşılıyor.
Elbette her işte olduğu gibi bunda da eleştirenler olacak, bunu hepimiz farkındayız. Onun bir kaçarı yok, zaten eleştiriye de açığız. Ama daha ziyade bir şey denedik ve çok farklı bir şey denedik. Bu önemli. Türkiye’de böyle bir riske girdik. Aynı zamanda 8 bölüm çekip, sonra montaja girilmesi de çok heyecan verici bir şey. Maalesef yapılan bazı internet dizileri bu yanlışa düştü. Yayınlanırken onlar hala çekiyor. Biz 15 hafta çektik, her şeyi komple bitirdik. 8 bölüm de hazır.